Türkiye’ye karşı sinsi emeller besleyen emperyallerin sinsice ellerini ovuşturduğu bu süreçte, milliyetçilerin dağınıklığı Türkiye’nin gücünü zayıflatıyor.
Türkiye’nin Milliyetçilere, Milliyetçilerin de birliğe ihtiyacı var.
Türkiye, tarihi misyon ve jeopolitik konumundan dolayı, kurulduğu günden beri emperyal ülkelerin tehdidine maruz kalıyor.
Bugün, iç ve dış tehditlerin boyutu, 10 Ağustos 1920’de Sevr’de önümüze konulan yıkım projesine benziyor.
Enerji bağımlılığı, ithalat- ihracat dengesindeki makas aralığı açıldı, yaşadığımız 6 Şubat depremi, sel felaketleri, yangınlar, çevremizdeki savaşlar, alınan ekonomik tedbirlerin hedefe ulaşmasını öteledi.
Ülkemiz iç ve dış tehditlere karşı her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacı olduğu günlerden geçiyor.
Türkiye’ye karşı sinsi emeller besleyen emperyallerin ellerini ovuşturduğu bu süreçte, milliyetçilerin dağınıklığı Türkiye’nin gücünü zayıflatıyor. Zira milliyetçilik
milletin savunma mekanizmasıdır, onun dumura uğraması ülkenin içte savunmasız hale gelmesi demektir.
Birlik ve bütünlüğümüze yönelik tehditlerin çeşitlilik gösterdiği bu günlerde, her kurum ve kuruluş, ülkenin meselelerine karşı daha duyarlı olmak zorundadır.
İzmir ve birçok yerde aynı tarihte yangınlar çıkmasının tesadüf olmadığına dair yaygın bir kanaat var. Türkiye, içte ve dışta önüne getirilen ve dayatılan sorunların birçoğunu çözemediği için rahatlayamadı.
Bazı alanlarda hamleler yapıldı, yatırımlar yapıldı elbette ama bu temel sorunları çözmeye yetmedi. Bunda jeopolitik zorlukların da mutlak sürette büyük payı var.
Suriye, Libya, Irak, İran derken HEDEFİN ARTIK TÜRKİYE olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’de ifade ediyor.
Bizim gençlik dönemimizde Milli görüş cenahına Necmettin Erbakan, Milliyetçilere Alpaslan Türkeş, Sosyal demokratlara ise Bülent Ecevit vaatler ve projeler sunuyor, umutlarımızı canlı tutuyorlardı.
Emperyal güçler, güneyimize yerleşti, tehdittin boyutu büyüdü.
Bu ahval ve şerait altında olmamıza rağmen milliyetçiler yeterince seslerini yükseltemiyor. Bunda dağınıklığın, parçalanmışlığın payı kadar medya sektöründe milliyetçilerin etkisiz olmasının da etkisi vardır.
Önerim, her gün ekranlarda izlediğimiz bağrışma ve çağrışmadan uzak milliyetçilerin fiziki olarak birleşemiyorlarsa da belli konularda ortaklaşmaları, fikir birliği yapmalarıdır.
Bu nedenle, naçizane teklifim,
Milliyetçi cenahta bulundukları pozisyon gereği halkta az veya çok karşılığı olan
1-Musavat Dervişoğlu (İYİ parti genel başkanı)
2-Ümit Özdağ (Zafer partisi Genel başkanı)
3- Mansur Yavaş (ABB başkanı)
4-Mustafa Destici (BBP genel başkanı)
5-Yusuf Hallaçoğlu (Kutlu parti genel başkanı)
6-Namık Kemal Zeybek ( ATA parti genel başkanı)
7-Remzi Çayır (MYP genel başkanı)
8-Gültekin Uysal (DP genel başkanı)
9-Ahmet Yılmaz (MTP genel başkanı)
10- Yavuz Ağıralioğlu (Anahtar parti genel başkanı)
11-Meral Akşener (iyi parti eski genel başkanı)
12-İrfan Sönmez
13-Selçuk Özdağ (Milli yol parti gurup başkan vekili)
14-Mahir Damatlar (Gönüllerde birlik vakfı başkanı)
15- Naci Bostancı
16-Atilla Kaya
17-Servet Avcı
18-Alişan Satılmış
19-Ulvi Batu
20-Suat Başaran
21-Emir Kuşdemir
22-Azmi Karamahmutoğlu
23-Hakkı Şafakses
24-Özcan Pehlivanoğlu
25-İsmail Türk
26- Ali Batman
27-Ali Uzunırmak
28-Cemal Enginyurt
29-Harun Maral
30-Alaattin Aldemir
gibi isimlerden oluşan milliyetçi aydınlarla Ankara’da bir araya gelerek ortak bir düşünce jimnastiği yapmak ve yapay zekanın hakim olacağı 21.yüzyıl için Türk dünyasına yönelik ortak hayaller hedefler çizmeleridir.
Milliyetçilerin ne yapacaklarına ve nelerden vazgeçmeyeceklerine karar vermeleri ve bunu açık açık deklere etmelerine ihtiyaç vardır.
Böyle bir fikir birliğinin oluşturulmasında, siyasi dağınıklık ve karşılıklı eleştiriler engel gibi gözükse de ortak hedefler için buluşma ve dayanışma imkânsız değildir.
İsimlerini sıraladığım milliyetçi cenahtaki bu siyasi aktörlerin çoğuyla az veya çok hukuku olan biri olarak, böyle bir çalıştayın Moderatörlüğünü başarıyla yapabileceğimi, bu buluşmaya ön ayak olmaya hazır olduğumu belirtmeyi bir borç olarak görüyorum.
Türkiye’de devletin kurumları var, yöneticileri var, her türlü tehditti algılama ve bertaraf etme gücü de var. Lakin öncelik sıralamasında hakketmediği yerde duran, ihmal ettiği hususları da hatırlatmaya ihtiyaç var.
90 milyonluk Türkiye ve 300 milyon Türk dünyasının kalbinin attığı yerde herkes fikriyle, zikriyle, duasıyla, ülkesine milletine hizmet etme yolunda adımlar atmalıdır. Bu çağrımda bunun içindir.
BAŞKA TÜRKİYE YOK…
Zeynel Abidin Kıymaz